Alaattin Köseler tam yirmi yıl sonra; Beykoz Belediye başkanlığı yarışında, AK Parti politikalarından bunalan tüm muhalefeti CHP rozeti altında birleştirdi.
Yeniden Beykoz Belediye Başkanı seçilerek; AK Parti’nin önde gelen yöneticilerinin değerlendirmesiyle İstanbul’un en başarılı belediye başkanlarından biri hatta İBB Başkan adayı olarak gösterilen, iktidar partisinin son derece deneyimli, adeta belediyeciliğin kitabını yazdığı iddia edilen Murat Aydın’ı sandıkta dize getirdi. Bazıları hala bu büyük dize getirişin hazımsızlığını yaşıyor, bu gidişle uzun süre de yaşayacağa benziyor.
Bu dize getirişin nedenleri ve sonuçları ile ilgili başlıca olguları şöyle sıralayabilirim:
- Alaattin Köseler; adıyla, yerel kimliğiyle, halkçı kişiliğiyle, karizması ve Beykozlu duruşuyla içten ve dıştan gelişen ilginç muhalefet odaklarına rağmen bir seçim zaferi kazandı.
- Seçim kampanyası boyunca ortaya koyduğu programla CHP’yi yalnız bu partiye gönül verenlerin değil Beykoz ilçesindeki her kesimden insanın oy verebileceği bir merkez partisi konumuna getirdi.
- Siyasi yelpazenin en solundan en sağına kadar uzanan çizgide ve geçmişte çok farklı görüşleri savunan pek çok insanın siyaseten temiz havaya, bol oksijene ve özgürlüğe olan açlığını tek yumruk haline getirdi. İktidara karşı tavırlarını net biçimde ortaya koymalarına olanak sağladı.
- AKP’li seçmenlerden bir kısmının sandığa gitmediği düşüncesinin “züğürt tesellisi” olmaktan öteye geçemeyecek içi boş bir siyasi iddia olduğunu sandık sonuçlarından elde ettiği sayılarla kanıtladı.
- Murat Aydın’ın yaptığı işlerin Beykozlulardan çok Beykoz’a turist olarak gelenlerin övgüsüne mazhar olduğunu, AK PARTİ ekonomi politikalarının yarattığı derin yoksulluğun artık katlanılamaz hale geldiğini ve çözümün halkçı bir yönetim anlayışı olduğunu gösterdi.
- AK PARTİ yöneticileri ve çevresindekilerinin “kibirli hallerinin” bugüne kadar AK PARTİ’ye oy vermiş Beykozluları bile çileden çıkardığı mesajını somut biçimde seçmene aktardı.
- “Alaattin Köseler adında ve kişiliğinde somutlaşan halkçı siyaseti” ete kemiğe bürünmüş biçimde, hiç yorulmadan her platformda ortaya koydu. Siyasi faaliyet olarak “mış gibi yapmakla gerçekten yapmak” arasındaki farkı belirgin bir hale getirdi.
Netice itibariyle nasıl ki İstanbul İttifakı denilince akla gelen ilk isim Ekrem İmamoğlu olmuşsa Beykoz İttifakı denilince de akla gelen ilk isim Alaattin Köseler oldu.
Alaattin Köseler Beykoz Belediye Başkanlığı görevini üstlenerek ateşten bir gömlek giydi.
Zira Beykoz’un farklı kesimlerinden yüzlerce farklı talebi karşılamak gibi zor bir görevle karşı karşıya kaldı. Çünkü oy aldığı her vatandaş kendi meşrebince bir hesap içerisine girdi.
Beykoz’da her ortamda rastladığınız ve çoğunlukla ona oy vermemiş kişiler bile “benim sayemde seçildi” masalını piyasaya sürdüler. Bunlardan bir bölümü Alaattin Başkana verdikleri oyun Alaattin Köseler’in aldığı oya oranı kadar haklıdırlar… Yani devede kulak değil tırnak misali.
Demokrasi bir hazım meselesidir aynı zamanda…
Sandıktan çıkanı hazmetmek…
Milletin iradesine saygı duymak…
USULETLE ve SUHULETLE