TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kentte görev yapan 961 mahalle muhtarıyla iftarda bir araya geldi.
Muhtarlık kurumunu, “demokrasinin en başlangıç noktası” olarak tanımlayan İmamoğlu, “O başladığı yerde eğer siz orayı güçlendirmez, kendi haline bırakır, hatta orayı müdahale edilen alan hale getirirseniz, işte o zaman demokrasiyi çürütmeye başlarsınız. Biz, demokrasiyi çürütenlerin karşısındayız” dedi.
Seçilmiş Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in tutuklanma kararına tepki gösteren İmamoğlu, “En son Beykoz’da, Alaattin Köseler Belediye Başkanımız evinden alınıyor, sonra da bir gelenekmiş gibi, bir adetmiş gibi tutuklanıyor. Neymiş? ‘Sen hapiste dur, biz seni suçlayalım, sen orada aklanmaya çalış.’ Böyle adalet olmaz. Bunun adı, net adaletsizliktir? Bunu başka bir tarifi de yoktur” diye konuştu.
“Ben, kafayı sinip, köşede olan biteni uzaktan izleyen, hayatım boyunca olmadım” diyen İmamoğlu, “53 yaşındayım. Birine haksızlık, hukuksuzluk yapılsın; kapısına koşar giderim. Partisine bakmam. Bugün aynı yapılanlar, bir AK Partili belediye başkanına yapılsın, gidip mahkemesinde onun savunmasına katılmayan Ekrem İmamoğlu namerttir. Böyle bir bakış açısı olmaz. Bu memleket, bundan çekti. Böyle bir anlayışa karşıyız. Böyle yargı olmaz. Siyasetin yargıyı istediği gibi yönlendirdiği bir alanda, memlekette huzur olmaz. Huzur olmayan yerde, sermaye olmaz. Sermayenin olmadığı yerde, üretim olmaz. Üretimin olmadığı yerde, refah olmaz, zenginlik olmaz. Ancak ve ancak yoksulluk konuşuruz” ifadelerini kullandı.
İlçe ve İBB başkanlıklarında mevkidaşlarının hepsinden daha fazla iş ürettiği iddiasını ortaya koyan İmamoğlu, “Bundan daha fazla törene, açılış var mıdır? Benim açılışıma vali gelemez. Öyle değil mi? Vali, kimin valisi? Devletin değil mi? Kaymakam gelemez. Hiç gelmedi. Niye gelemez? Cumhurbaşkanı öyle talimat verdi. Kim, kime talimat verdi.
Ben kimim? Sen kimsin? Ben seni muhtar, partinden, görüşünden diye ayırt edebilir miyim yahu? Hangi yüzle ayırt edebilirim? Hanginizin gözüne başka baktım? Hanginizin gözüne başka bakarak konuştum? Böyle bir anlayış olabilir mi? Böyle bir siyaset, benim gözümde ne biliyor musun? Böyle bir siyaset, batsın. Böyle particilik batsın. Partizanlık yapan; adı ister belediye başkanı, ister büyükşehir belediye başkanı, ister cumhurbaşkanı… Yapamaz kardeşim, yapamaz. Milletin oy verdiği insan, insan ayırt edemez. Bu anlayışın bir an önce bu memleketin başından ve ruhundan defolup gitmesi lazım arkadaşlar” diye konuştu.
İktidarın vatandaşları, “bana oy veren, vermeyen” olarak ayırdığının altını çizen İmamoğlu, “Bu memleketin her evladı, benim evladım. Bu memleketin her insanı, benim insanım, canım, ciğerim yahu. Her etnik kökeni… Benim Kürt vatandaşım, benim Çerkez vatandaşım, benim Laz vatandaşım, benim vatandaşım. Şu bayrağın altında yaşıyor ya, şu bayrak onun çatısı ya, şu bayrak onun kutsalı ya; bana yeter kardeşim, bana yeter. Bu cennet vatanın bölünmez bütünlüğünün bir parçası ya, 86 milyon insanı bir parçası ya; bana yeter. Particilik başka. O başka bir yerde. Bunun sona ermesi lazım. Bunun sona erdiği gün var ya, ben size söyleyeyim, bu memleket, bu memleketin her ferdi, dünyanın en zengin milletlerinden biri olmaya adaydır.
Dünyanın en iyi eğitimini almaya çocuklarımızın hazır olduğunu bilin. Dünyanın en güzel geleceğine yürüyen bir memleket, bir millet olduğunu bilin. Tek yapmamız gereken, bu anlayıştan, bu zihniyetten kurtulmak. ‘Ben bilirimden’ kurtulmak. ‘Ben ne dersem o olacak’tan kurtulmak…” dedi.
