Siyasetin en önemli ve tehlikeli aktivitelerinden biridir: Algı yönetimi…
Olmayanı olmuş, ölmeyeni ölmüş, var olanı yok, suçsuzu suçlu, masumu zalim gösterme sanatı (!)…
Çamur at izi kalsın anlayışı ve kirli siyaset… Maalesef her dönem sözde memleket özde kişisel çıkarları için çalışanların en önemli geçim kapılarından biri oldu ve olmaya da devam ediyor.
Oldukça gürültülü, hızlı, ağzından köpükler saçan ve tekrara dayanan bir propaganda yöntemiyle, gerçeği ters yüz eden ve sözde kanıtlarla oluşturulmuş kumpaslarla, komplolarla, itibar suikastleriyle özellikle FETÖCÜLER sayesinde tanıştık.
Kullandıkları yöntemler şeytana pabucunu ters giydirecek cinstendi.
Bir punduna getirip Türkiye Cumhuriyeti Genel Kurmay Başkanına bile kumpas düzenlemeyi başarıp yıllarca cezaevinde yatırdılar.
Hiç bir suçu ve günahı olmayan insanları; örgüt lideri diye lanse edip hatta olduklarını da sözde kanıtlayarak (!) mahkum ettiler.
Ülkenin en tepesindeki ismin bile ses kayıtlarıyla oynama cesareti ve cüretini gösterip hırsızlık iddiasında bulundular.
Alçaklıklarının hiç bir sınırı yoktu.
Mahkeme kararları (henüz hakim kararı açıklanmadan) onların TV lerinde yayınlanıyordu.
Sözde kanıtlar; yönettikleri gazete ve internet sitelerinde sanki gerçekmiş gibi defalarca sakız gibi çiğneniyordu.
Hafızai beşer nisyan ile maluldur…
Maalesef çok çabuk unutuyoruz…
Masumiyet karinesi, suçsuzluk ilkesi veya uluslararası hukuk terimi olarak Presumption of Innocence…
Bu ilke, suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü-suçlu sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini ifade eder.
Evrensel ve temel hukuk kuralıdır.
Evrensel hukuk kurallarına göre, bir kişinin masum olduğunun kanıtlanmasına gerek yoktur; kişinin suçluluğunun kanıtlanamamış olması yeterlidir. Bunun için masumiyet karinesinin temelini, hukukta hüküm giydirmenin yalnızca iddia edilen suçların kanıtlanmasıyla mümkün olduğu gerçeği oluşturur.
Bu da hüküm giymemiş kimsenin suçlu sayılamayacağı veya suçlu olarak lanse edilemeyeceği ilkesini; yani masumiyet karinesini doğurur.
Masumiyet karinesi evrensel bir yargı doktrini olarak İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİNDE yer almaktadır.
Suçsuzluk ilkesi sanığı korumaktan öteye hukukun devamlılığını sağlama fonksiyonuna da sahiptir. Zira sanığın suçlu olduğu öngörüsüyle birlikte adaletin temeli olan soruşturma ve araştırma ilkeleri anlamsızlaşacaktır. Sanık suçsuzluk ilkesiyle birlikte kendini savunabilecektir. Masumiyet karinesi, sanığın masum olduğunu değil suçsuz olduğunu öne sürer ve yargılama süreci kesinleşinceye kadar hiç kimse haksız yere suçlanamaz.
NE DEMİŞTİK…
ÇOK ÇABUK UNUTUYORUZ…
Komplocuları
Kumpasçıları
Algı yöneticilerini
Dost görünüp düşman olanları
Güncelim deyip kaşar olanları
Unutmamalı…
Çıkarlarına ulaşmak adına hiç bir ahlak kuralı tanımadıklarını,
Sözde gizli tanıklarla bu ülkenin yiğit ve onurlu insanlarının canlarını nasıl yaktıklarını,
Adalet diye haykırırken nasıl şeytanlaştıklarını
Dost diye görünüp nasıl sürekli düşmanlık yaptıklarını…
Ne 15 Temmuz’u ne de ona uzanan süreci…
UNUTMAMALI…